Miras Ortaklığı Nedir?
Bir kişinin vefat etmesinin ardından tüm malvarlıkları, alacakları ve borçları bir bütün halinde mirasçılara geçmektedir. Mirasçıların tamamı terekenin bütününe elbirliği mülkiyetiyle sahip olurlar. Elbirliği mülkiyetinde bütün mirasçıların kalan mirasın tamamında hakları vardır. Yani paylı mülkiyet türünde olduğunun aksnine burada mirasçıların payları belli değildir. İşte bu şekilde mirasçılar arasında kurulan ortaklığa miras ortaklığı denir.
Bursa Avukat ve Bursa Miras Avukatı olarak miras ortaklığının giderilmesi davası ile ilgili tüm sorularınız için uzman avukat kadromuzdan hukuki destek alabileceğinizi belirtmek isteriz.
Miras Ortaklığı Nasıl Giderilir?
Müteveffanın ölümü üzerine mirasçılardan birisi miras ortaklığını sürdürmek istemez ve miras mallarının paylaşılmasını isterse bu taleple dava açması gerekmektedir. Bir mirasçının açacağı bu şekildeki davaya miras ortaklığının giderilmesi davası denir. Bu davanın kanuni dayanağı Türk Medeni Kanununun 642. maddesidir. Madde metni şu şekildedir:
“Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir.
Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.
Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.”
Miras Ortaklığının Giderilmesi Davasının Özellikleri Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu (TMK) 642/1 hükmüne göre, mirasın paylaşımını geciktiren bir sebep olmadığı sürece, paylaşma davası her zaman açılabilir. Diğer elbirliğiyle hak sahipliği durumlarından farklı olarak (örneğin adi ortaklık, mal ortaklığı, aile malları ortaklığı), miras ortaklığı, taraflar arasındaki bir sözleşmeden değil, doğrudan kanundan kaynaklanır. Bu nedenle, miras ortaklığı her zaman sona erdirilebilir. Mirasçılar, mirasbırakanın ölümüyle zorunlu bir şekilde miras ortaklığında bulunurlar ve bu durum geçici bir ortaklık türü oluşturur.
Paylaşma davası, mirasın açılmasından başlayarak miras ortaklığının sona erdiği ana kadar her zaman açılabilir; miras ortaklığı devam ettiği sürece herhangi bir üst süre (zamanaşımı veya hak düşürücü süre) bulunmaz. Paylaşma davası, mirasçıların tereke üzerindeki elbirliğiyle hak sahipliğini sonlandırarak her bir mirasçının münferit hak sahipliğini kurmayı amaçlar.
Yenilik getiren bir niteliğe sahip olan paylaşma davası, mirasçıların tereke üzerindeki hak sahipliğini bireysel hale getirerek miras ortaklığını sona erdirir. Paylaşma davasında verilen karar ayni etkiye sahiptir; bu nedenle mirasçılar, dava sonucunda kendilerine tahsis edilen malvarlığını, başka bir işlem yapmaya gerek olmadan, kararın kesinleşmesiyle otomatik olarak kazanırlar.
Miras Malları Üzerinde Paylaşım Nasıl Yapılır?
Mirasın paylaşılması süreci iki aşamadan oluşur. İlk aşama, tereke mallarının payların oluşturulmasıdır. İkinci aşama ise oluşturulan payların mirasçılara tahsis edilmesidir. “Pay” terimi, terekedeki malvarlığı değerlerinin, mirasçıların miras payları oranında bölünmesini ifade eder. Bu paylaşım miras hukukumuzdaki zümre sistemine göre gerçekleşir. Zümre sistemindeki payların oranları ile ilgili bilgi için Mirasın Paylaşılmasına İlişkin Davalar isimli yazımıza bakabilirsiniz.
Paylaşma davası, hâkimin görevini terekedeki malvarlığı değerlerini mirasçıların miras paylarına göre paylara ayırmak ve bunları her bir mirasçıya tahsis etmek olarak tanımlanabilir. Ancak bu paylaşma esasında aynen paylaşma ilkesiyle gerçekleşir. Türk Medeni Kanunu (TMK) 642/2 hükmü aynen paylaşmaya öncelik verir, ancak bazen uygulamada bu mümkün olmayabilir. Örneğin, taşınmaz mallar, hisse senetleri, nakit para, otomobil ve değerli ziynet eşyaları gibi bölünmeye uygun olmayan malvarlığı değerleri karşımıza çıkabilir.
TMK 650/1 hükmü devreye girdiğinde, malvarlığı değerlerinin mirasçılar arasında aynen bölünmesi yerine, bu değerlerin gruplandırılması ve payların oluşturulması yoluna gidilir. Örneğin, taşınmaz bir paya, hisse senetleri ile nakit para bir paya, otomobil ve ziynet eşyaları bir paya konularak paylar oluşturulabilir. Ancak bu durumda, değer eşitsizliği oluştuğunda, daha değerli payları alan mirasçılar, diğer mirasçılara denkleştirme bedeli ödemekle yükümlü olabilir.
Bu aşamada, hâkim terekedeki malların tamamını gruplandırarak payların oluşturulmasını sağlamak yerine, bölünemeyen münferit malların satışıyla ortaklığın giderilmesine yönelebilir (TMK 642/2). Bu durumda, satış bedeli mirasçılar arasında orantılı olarak dağıtılır.
Sonuç olarak, mirasın paylaşımında hâkim, terekedeki malvarlığı değerlerini aynen paylaşmaya öncelik verir, ancak bu mümkün olmazsa gruplandırma ve pay tahsisi o da olmazsa malların satışı gibi alternatif yolları değerlendirir.
Miras Ortaklığının Giderilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Miras ortaklığının giderilmesi davası miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmadır. Yani görevli mahkeme Sulh hukuk mahkemesi, yetkili mahkeme ise ölenin son yerleşim yeri mahkemesidir.
Miras ortaklığının giderilmesi davası görüldüğü üzere teknik bir dava olup bu işlemlerde herhangi bir hak kaybı yaşamamak için alanında uzman bir avukattan destek almak çok faydalı olacaktır. Bu bağlamda konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için Bursa’da faaliyet gösteren Bursa Miras Hukuku Avukatı Av.İrfan Şengül’e, info@avirfansengul.com e-mail adresinden veya iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.