Genel Olarak
İcra hukukunda süreler çok önemlidir. Zira bazen süresi içinde yapılmayan bir işlem artık tekrar yapılamamaktadır. Örneğin bir ilamsız takip başlatıldığını düşünelim. Bu takip nedeni ile borçluya ödeme emri gönderilecektir. Borçlunun bu ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra önünde itiraz etmek için 7 günlük süresi bulunmaktadır. Ancak eğer kendisine ödeme emri tebliğ edilen kişi bu süre içinde itiraz etmezse artık borç kesinleşmekte ve tekrar itiraz etme şansı kalmamaktadır. Peki böyle bir durumda kişi borçlu olmadığını iddia ediyorsa ne yapacaktır. İşte bu sorunun cevabı menfi tespit ve istirdat davasında saklıdır.
Bursa Avukat ve Bursa İcra Avukatı olarak menfi tespit ve istirdat davalarıyla ilgili tüm sorularınız için uzman avukat kadromuzdan hukuki destek alabileceğinizi belirtmek isteriz.
Menfi Tespit Davası Nedir?
Menfi tespit davası, icra takibi borçlusunun borcunu ödemeden önce herhangi bir borcu olmadığını tespit ettirmek için açtığı davadır. Bu dava ile takip borçlusu borçlu olmadığını ispat edip hakkındaki icra takibini iptal ettirmeyi amaçlamaktadır. İcra İflas Kanununa göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasını açabilir. Ancak menfi tespit davasının takipten önce açılması ile takipten sonra açılmasının sonuçları birbirinden farklıdır. Bu nedenle her iki durumu ayrı başlıklar altında incelemek faydalı olacaktır.
Takipten Önce Açılan Menfi Tespit Davası
Borçlunun takipten önce menfi tespit davası açması, bu davadan sonra alacaklının başvuracağı takibi kendiliğinden önlemez veya durdurmaz. Fakat, borçlu davaya bakan mahkemeden, teminat karşılığında icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı vermesini isteyebilir. Mahkeme borçlunun talebini ciddî görürse, alacağın % 15’inden aşağı olmayan bir teminat karşılığında, icra takibinin durdurulmasına karar verebilir (İİK m. 72/II). Bu karar, alacaklının takip yapmasına engel olmaz, ancak başlatılan takibin olduğu yerde durmasına yol açar ve ilerlemesini önler.
Takipten Sonra Açılan Menfi Tespit Davası
Borçlunun icra takibinden sonra da menfi tespit davası açması mümkündür. Bu davanın açılmasıyla da takip kendiliğinden durmaz. Hatta, mahkeme yukarıda belirtilen şekilde, talep üzerine ihtiyati tedbir kararı vererek dahi takibin durmasını sağlayamaz. Ancak, takip sonunda para tahsil edilmişse, bu paranın ödenmemesi için, mahkemeden ihtiyati tedbir talep edilebilir, mahkeme de alacağın % 15’inden az olmayan bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verebilir (İİK m. 72/III). Uygulamada borçlu, bu hükümden hareketle, henüz haciz yapılmamış veya haciz yapılıp satış yapılmamışsa, borç miktarını (faizi ve giderlerle birlikte) depo edip ayrıca % 15’ten az olmayan bir teminat yatırarak mahkemeden ihtiyati tedbir talep etmektedir. Böylece mahkemenin ihtiyati tedbir kararı vermesi durumunda haciz yapılmasına engel olunmakta, teminat karşılığı da, davanın sonuna kadar para alacaklıya ödenmemektedir.
Menfi Tespit Davasının Sonuçları Nelerdir?
Menfi tespit davası, borçlu tarafından alacaklıya karşı açılır. Bu davanın borcun alacaklıya ödenmesine kadar açılması gerekir. Şayet menfi tespit davası görülürken, ihtiyati tedbir kararı alınmamış ve bu nedenle takibe devam edilip alacaklıya ödeme yapılmışsa, mahkeme herhangi bir talebe gerek kalmadan, davaya istirdat davası olarak devam eder (İİK m. 72/VI).
Dava dilekçesi genel hükümlere göre düzenlenir. Ancak, lehine tazminata hükmedilmesini isteyen davacı-borçlu bu talebini de dilekçesinde belirtmelidir. Bunun yanında ihtiyati tedbir isteniyorsa, bu konuda da gerekli açıklamalar yapılmalıdır. Harçlar, davacının borçlu olmadığını ileri sürdüğü miktar üzerinden hesap edilir. Davanın sonunda davanın kabulü, yani borçlu lehine sonuçlanması ile takip derhal durur ve hükmün kesinleşmesi ile de iptal edilir. Davanın sonuçlanmasından önce borçlunun malları haczedilmişse bu haciz kalkar; mallar satılmışsa, satış bedeli, borçluya ödenir. Bu dava ile borçlunun borcu olmadığı kesin hükümle tespit edilmiş olur. Daha önce borçlu aleyhine itirazın kaldırılması aşamasında hükmedilen tazminat ve para cezaları da kalkar (İİK m. 68/VII, 68a/VIII). Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibinde haksız ve kötüniyetli görülen alacaklı, borçlunun talebi ile, % 20’sinden aşağı olmayan bir tazminata mahkûm edilir. Davanın reddi, yani alacaklı lehine sonuçlanması durumunda, borcun varlığı kesin hükümle tespit edilmiş olur. Daha önce, borçlu lehine ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise, bu kararla ihtiyati tedbir kalkar ve alacaklı takibe devam eder. Daha önce itirazın kaldırılması aşamasında borçlu aleyhine hükmedilip, menfi tespit davası sonuna ertelenen tazminat ve para cezaları da tahsil edilebilir (İİK m. 68/VII, 68a/VIII). Davanın, alacaklının lehine sonuçlanması ile alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olmasından dolayı, alacaklının talebine gerek kalmadan, re’sen borçlu % 20’sinden az olmayan bir tazminata mahkum edilir.
Menfi Tespit Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Menfi tespit davası İcra ve İflas Kanununun 72. Maddesine göre takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Dolayısıyla icra takibinden önce açılacak menfi tespit davasında yetkili mahkeme davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak icra takibinden sonra açılacak menfi tespit davasında seçimlik yetki bulunmaktadır. Bu durumda borçlu, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde ya da alacaklının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davasını açabilir.
Menfi Tespit Davasında görevli mahkeme ise uyuşmazlığın kaynağına göre belirlenir. Yani taraflar arasındaki anlaşmazlık hangi mahkemenin görevine giriyorsa menfi tespit davası da o mahkemede açılır. Bu nedenle duruma göre Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi vb. mahkemeler görevli olabilir.
İstirdat Davası Nedir?
Borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itirazının icra mahkemesinde kaldırılmış olması durumunda takip kesinleşir ve bu arada menfi tespit davası da açıp, tedbir almamışsa, borçlu takip konusu borcu ödemek zorunda kalır. Böyle bir durumda, menfi tespit davası açmadığı için, cebrî icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalan borçlu, ödediği paranın geri verilmesi için istirdat davası açabilir, daha önce menfi tespit davası açmışsa bu da istirdat davasına dönüşür (İİK m. 72/VII, VIII).
İstirdat Davasının Şartları Nelerdir?
İstirdat davasının şartları, borç olmayan bir paranın ödenmiş olması, paranın icra takibi sırasında ve icra tehdidi altında ödenmesi, ayrıca davanın bir yıl içinde açılmış olmasıdır. İstirdat davasının açılması hak düşürücü bir süreye bağlanmıştır. Bu süre, borç olmayan paranın icra veznesine tamamen ödenmesiyle işlemeye başlar. Süre bakımından bu paranın alacaklıya ödenip ödenmemesi önemli değildir (İİK m. 72/VII).
İstirdat Davasının Sonuçları Nelerdir?
İstirdat davasında genel ispat kuralları geçerlidir. Kanunda “Davacı, istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispatlamalıdır” denilmektedir (süre bakımından İİK m. 72/VIII, c. 2). Davacı borçlu, borçlu olmadığı bir parayı icra takibi sonunda verdiğini ispat etmelidir. İstirdat davası kabul edilir, davacı-borçlu davayı kazanırsa, icra takibinde ödediği paranın, harç ve giderleriyle birlikte kendisine ödenmesine karar verilir. Ayrıca davalı alacaklı bu dava dolayısıyla yargılama giderlerine mahkûm edilir. Dava reddedilir, davacı-borçlu haksız çıkarsa, sadece bu dava bakımından yargılama giderlerine mahkûm edilir. İstirdat davası sonunda verilen hüküm de kesin hüküm oluşturur. İstirdat davası sonunda icra inkar tazminatına hükmedilmez. Ancak menfi tespit davasına sonradan istirdat davası şeklinde devam edilir ve dava davacı borçlu lehine sonuçlanırsa, borçlu lehine tazminata karar verilir; şayet dava alacaklının lehine sonuçlanmışsa, bu durumda takip durmadığı için alacaklı bir zarara uğramadığından alacaklı lehine tazminata karar verilmez.
İstirdat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
İstirdat davası İcra ve İflas Kanununun 72. Maddesine göre takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Dolayısıyla burada seçimlik yetki bulunmaktadır. Yani borçlu, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde ya da alacaklının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde istirdat davasını açabilir.
İstirdat davasında görevli mahkeme ise uyuşmazlığın kaynağına göre belirlenir. Yani taraflar arasındaki anlaşmazlık hangi mahkemenin görevine giriyorsa istirdat davası da o mahkemede açılır. Bu nedenle duruma göre Asliye Hukuk Mahkemesi, İş Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi vb. mahkemeler görevli olabilir.
Menfi tespit davası ve istirdat davası görüldüğü üzere teknik davalar olup bu işlemlerde herhangi bir hak kaybı yaşamamak için alanında uzman bir avukattan destek almak çok faydalı olacaktır. Bu bağlamda konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için Bursa’da faaliyet gösteren Bursa İcra Hukuku Avukatı Av.İrfan Şengül’e, info@avirfansengul.com e-mail adresinden veya iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.