Büyük umutlar ve hayallerle başlayan evlilikler ne yazık ki bazen mahkeme salonlarında son bulabilmektedir. Bu durumun oluşmasında eşlerin karşılıklı kusurlu davranışları en büyük etkendir. Hukuki anlamda, boşanmada kusur sayılan haller, evlilik birliğinin sürdürülemez hale gelmesine neden olan belirli durumları ifade eder. Çiftler arasındaki uyumsuzluklar ve çatışmalar boşanmanın gerekçesini oluşturmaktadır. Aile hukukunu düzenleyen Türk Medeni Kanununda eşlerin hangi tür davranışlarının kusurlu davranış olacağı sayılmamıştır. Bu konu uygulamada mahkemelere bırakılmıştır. Bu yazımızda emsal Yargıtay kararları eşliğinde boşanmada kusur sayılan halleri somut örnekler üzerinden anlatmaya çalışacağız.
Bursa Avukat ve Bursa Boşanma Avukatı olarak genel anlamda Aile Hukukunun konusuna giren tüm alanlarda, özel anlamda ise Boşanmanın hüküm ve sonuçları konusundaki tüm sorularınızı Bursa Boşanma Avukatı Av. İrfan Şengül’e sorabilirsiniz.
Örnek Kusurlu Davranışlar
Boşanma davalarında her dosya ayrı bir vakadır. Dolayısıyla bütün boşanma davaları için genelleme yaparak hüküm vermek mümkün değildir. Her olayın kendi içindeki özellikleri ayrı ayrıdır. Bu nedenle hakim yargılama yaparken her dosyanın somut durumuna göre karar vermektedir. Ancak yine de aşağıdaki durumları Yargıtay kararları ışığında kusurlu davranış olarak kabul etmek mümkündür.
Eşini evden kovmak: Yargıtay kararlarında eşin evden kovulması ağır kusur ve boşanma sebebi olarak görülmektedir.
Dedikodu yapmak: Türk toplumunda genellikle sık karşılaşılan bir durum olan dedikodu yapmayı Yargıtay boşanma sebebi saymıştır.
Eşe veya çocuklara karşı şiddet uygulamak: Kişinin eşine veya çocuğuna karşı şiddet uygulaması kusurlu harekettir. Hatta sadece kendi çocuklarına değil, diğer çocuklara karşıda şiddet uygulamak da boşanma sebebi sayılmıştır.
Eşinin ailesi ile ilişkilerin kötü olması: Yargıtay bir kararında eşini ailesi ile görüştürmeyen kocanın davranışını ağır kusurlu bulmuştur.
Çalıştırmamak: Koca çalışıp eş ve çocuklarına bakmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğünü yerine getirmezse kusurlu sayılacaktır.
Cimri olmak: Yargıtay eşi aşırı derecede cimriliğini, hayatı çekilmez hale getirdiği için boşanma sebebi saymıştır.
Cinsel İlişkiyi Sürekli Reddetmek: Eşlerin birbirlerine karşı cinsel anlamda da sorumlulukları vardır. Cinsel anlamda eşler birbirine karşı sorumluluklarını yerine getirmiyorsa bu durum boşanma sebebi sayılmıştır.
Beddua etmek: Yargıtay evlilikte “Beddua Etmeyi” hakaret ile benzer anlamda düşünmektedir ve boşanma sebebi saymıştır.
Kıskançlık: Yargıtay kararlarında geçen bir diğer boşanma sebebi de “aşırı kıskançlık”tır.
Tehdit ve hakaret-Aleni olarak aşağılamak: Çok Çirkinsin, Seninle evleneceğime bekâr kalsaydım gibi, SMS yada E-posta yoluyla hakaret ve tehdit etmek, Eşine küfür etmek kusurlu davranış modelidir.
Yukarıda sayılan kusurlu davranış şekillerinin yanında ayrıca tarikat toplantılarına katılmak, aşırı alay etmek, güven sarsıcı davranışlarda bulunmak veya eşinin tayin olduğu yere gitmemek de kusurlu hareketler arasındadır.
Örnek Yargıtay Kararları
Eşi Küçük Düşürmek, Hakaret Etmekten Daha Ağır Bir Kusurdur
Davalı erkeğin eşine ağır hakaret ettiği, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığı ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğu, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiği açıktır. Gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında erkeğin eşine nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hâl böyle olunca kadın eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak erkek eş yararına tazminat ödenmesine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/11 E. , 2021/1362 K.)
Eşi Sosyal Ortamlarda ve Özel Günlerde Yalnız Bırakmak Kusurlu Bir Davranıştır
Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda, davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek, kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de; davalı-karşı davacı kadının mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı-karşı davalı erkeğin de eşine karşı ilgisiz olduğu, eşini sürekli özel günlerde ve sosyal ortamlarda yalnız bıraktığı ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında, davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklı olup, Türk Medeni Kanununun 166.maddesi koşulları kadının davası yönünden gerçekleşmiştir. O halde, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/20218 E. , 2016/13513 K. )
Evin Kilidini Değiştirmek Kusurlu Bir Davranıştır
Boşanmaya neden olan olaylarda tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumlarına göre; eşini sadakatsizlikte itham ederek “sokak kadını gibi dışarda geziyorsun” diyen, tehdit eden, evdeki temel yaşam eşyalarını alan ve ortak evin kilidini değiştiren davalı-davacı erkek; cinsel ilişkiden kaçınan davacı-davalı kadına göre ağır kusurludur. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen az kusurlu davacı-davalı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesi gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu taleplerinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/3015 E. , 2021/3812 K.)
Eşin Kilosuyla Alay Etmek Kusurlu Bir Davranıştır
Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek davacı- karşı davalı kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davacı- karşı davalı erkeğin kadına “oğlum” diye hitap ettiği, eşinin şişmanlığı ile ilgili olarak “popon sepet gibi” şeklinde aşağılayıcı beyanlarda bulunduğu, ters ilişkiye zorladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/6232 E. , 2017/11551 K. )
Sürekli Sarhoş Olmak Kusurlu Bir Davranıştır
Bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen davalı erkeğin, alkol alarak sürekli sarhoş olduğu, taşkınlık çıkardığı, kumar oynadığı, evde devamlı kavga ve tartışmaların olduğu şeklindeki boşanmaya sebep olan tüm kusurlu davranışları aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Öyleyse, davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi koşulları oluşmuş olup, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu isteğin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/583 E. , 2021/1940 K. )
Eşine Salak Demek Kusurlu Bir Davranıştır
Taraflar arasında görülen boşanma davasında, davalı-karşı davacı kocanın kusurları yanı sıra eşine salak demesi ve düğün fotoğraflarının yırtması anlaşılmıştır. Bu nedenle boşanmaya sebebiyet verilen olaylar nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen eşin kusurlu olan eşten manevi tazminat talep edilmesi öngörülmüştür. Davacı-karşı davalı olan kadının tarafların evliliğinde eşit kusurlu ve ağır kusurlu olmadığından kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden mahkemenin kararını bozmuştur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/18440 Esas, 2014/42 Karar)
Eşin Evden Kovulması Kusurlu Bir Davranıştır
Tarafların komşusu olan tanık beyanlarına göre, erkek eşin davacıyı evden kovduğu, bu nedenle kadın eşin iki gece tanık N.K.’nın evinde kaldığı, sonrasında komşuların aralarında para topladığı, toplanan parayla davacıya uçak bileti aldıkları ve davacı eşi Kayseri’ye ailesinin yanına gönderdikleri anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; erkek eşin davacıya hakaret ettiği ve zaten “eşini evden kovma” şeklinde gerçekleşen kusurlu davranışın kendi içinde “hakaret eylemini” barındırmasının doğal sonucu olmasına göre yerel mahkemece, somut olaya uygun ve aynı yönlere işaret eden bozma kararına uyulması gerekirken, davalı erkek eşin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan kusurlu davranışının ispat edilemediği gerekçesiyle davacı kadın eşin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Hukuk Genel Kurulu 2017/2644 E. , 2021/68 K.)
Kıskançlık Ağır Kusurdur
Taraflar arasında görülen boşanma davasında, mahkeme, tarafların eşit kusurlu olduğunu kabul ederek boşanmalarına karar vermiştir. Ancak Yargıtay, boşanma davasında toplanılan deliller ile gerçekleşen kusur yanında karısına hakaret ettiği ve karısına karşı kıskanç olduğunun anlaşıldığını belirterek erkeğin ağır kusurlu olduğunu kabul etmiştir. Mahkeme tarafından verilen eşit kusurlu olması kararı bu gerekçe ile bozulmuştur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6451 E, 2018/15153 K.)
Evliliklerine Sahip Çıkmayan Eşler Eşit Kusurludur
Tarafların evlilik tarihi itibari ile yaşlarının çok küçük olduğu, bu nedenle iki aydan az süre devam eden evliliklerinde karşılıklı olarak ailelerinin evliliğe olan müdahalelerine sessiz kaldıkları, toplumun temel taşı olan aile birliğini kurmayı başaramadıkları gözetildiğinde tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları tartışmasızdır. Hâl böyleyken yerel mahkemece, erkek eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadın eş yararına tazminatlara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2409 E. , 2021/412 K)
Eşinin Kredi Kartını İptal Ettirmek Kusurlu Bir Davranıştır
Eşinin işi ve geliri olmadığını bilen erkeğin, kadının kullanmakta olduğu kredi kartlarını iptal ettirdiği, giderlerini karşılamadığı, bu nedenle kendisini arayan kayınvalidesine “manyak karı” dediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin tam, kadın eşin ise kusursuz olduğu noktasında Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelediğinde, erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığı belirgin olup, davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmemesi bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2733 E. , 2021/1053 K.)
Eşinden Başka Birisi İle Değişik Zamanlarda, Gece Geç Ve Değişik Saatlerde Yapılan Telefon Görüşmeleri ve Mesajlaşmalar Ağır Kusurdur
Dosya arasına alınan telefon kayıtlarına göre davacı-karşı davalı kadının değişik zamanlarda, gece geç ve değişik saatlerde yaptığı telefon görüşmeleri ve kadının başka bir erkeğe kendisi tarafından çekildiğini kabul ettiği mesaj içeriği birlikte değerlendirildiğinde kadının davranışının güven sarsıcı boyutu aştığı, sadakatsizlik olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı- karşı davacı erkeğin bir kısım hakaret ve tehdit eylemlerinin ise kadının sadakatsizlik eylemine tepki niteliğinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davacı- karşı davalı kadın, davalı- karşı davacı erkeğe nazaran ağır kusurludur. Hal böyleyken, erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/2008 E. , 2021/3303 K.)
Hakaret Etmek ve Şans Oyunları Oynamak İçin Bilgisayarda Fazla Vakit Geçirmek Tam Kusurlu Harekettir
İlk derece mahkemesinin taraflara bir kusur yüklemeden tarafları eşit kusurlu kabul ederek davanın kabulüne karar verdiği, erkeğin kusur yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı gibi bölge adliye mahkemesi kararını da temyiz etmeyerek bölge adliye mahkemesince yüklenen kusurunun kesinleştiği gibi bu kusurun yanında davacı kadına hakaret ettiği ve şans oyunları oynamak için bilgisayarda fazla vakit geçirerek birlik görevlerini ihmal ettiği bu haliyle erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4332 E. , 2021/5858 K. )
İşinden Dolayı Eşin Aşağılanması Ağır Kusurdur
Mahkemece, boşanmaya neden olan olaylarda, davalı erkeğin davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve davacı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı kadının eşinin kapıcı olmasından rahatsızlık duyarak eşini aşağıladığı ve müşterek konutu terk ettiği, kadına yüklenen diğer kusurlu davranışların ispatlanamadığı, davalı erkeğin ise eşine hakaret ettiği, velayete yönelik düzenlenen sosyal inceleme raporundaki müşterek çocuk beyanlarının ise hükme esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. O halde, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Eşit kusurlu eş yararına manevi tazminat (TMK m. 174/2) hükmedilemez. Somut olayda kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi koşulları oluşmamıştır. Bu husus nazara alınmadan kusur durumunun hatalı belirlenmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/218 E. , 2018/1055 K.)
Maddi Çıkar Amacıyla Evlenme ve Evlilik Birliğini Devam Ettirme Gibi Bir Amacının Bulunmaması Ağır Kusurdur
Bölge adliye mahkemesince her ne kadar davalı-davacı kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” yönelik kusurlu davranışların kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu vakıalar yönünden kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığı belirtilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, öncelikle tanıklardan kadının ilk eşinden olan oğlu Ömer’in beyanında geçen “Kadını evden kovma” vakıasının erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olması, kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” ilişkin kusurlu davranışların gerçekleşmediği sonucunu doğurmaz. Davalı-davacı kadın evlilik tarihinden üç gün önce 11.12.2015 tarihinde davacı-davalı erkeğin tek tapulu mal varlığı olan oturduğu evini tapuda satış yoluyla devralmış, mahkemeye ise kendisine ait taşınmazın satışı suretiyle elde ettiği parayla davacı-davalı erkeğin evini satın aldığını beyan etmiş ise de tapu müdürlüğünden gelen yazı cevabı ile beyanının doğru olmadığı anlaşılmıştır. Yine davalı-davacı kadının tanıklara çocuklarının geleceği için, ev için evlendiğini söylediği ve taraflar arasındaki yaş farkının da kırk yedi olduğu göz önüne alındığında, kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” ilişkin kusurlu davranışlarının dosya kapsamından sabit olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya sebep olan olaylarda maddi çıkar amacıyla evlenen, evlilik birliğini devam ettirme amacı bulunmayan, eşi ile birlikte olmaktan kaçınan, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen ve evden ayrıldıktan sonra tanıklara ve erkeğin oğluna, eşi için sapkın isteklerinin olduğunu söyleyen davalı-davacı kadının, eşine küfür eden ve eşini evden kovan davacı-davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4211 E. , 2021/5410 K. )
Annesinin, Eşine Karşı Olumsuz Davranışlarına Sessiz Kalan Erkek Kusurludur
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince davalı erkeğin annesinin evliliğe müdahalesi olarak kabul edilen; “…kayın validenin eşine hakaret ettiği, elinden telefonunu aldığı, kayınvalide tarafından, tarafların ilişki yaşayıp yaşamadıklarını takip için davacı kadının banyo yapıp yapmadığının takip edildiği, kök ailesi ile görüşmesine izin verilmediği, bu kızı bir daha aramayın şeklinde beyanda bulunulduğu, kayınvalidesinin, annesi için “Orospu” şeklinde hakaret ettiği,” vakıaları ağır nitelikte olup erkek eşin bu müdahalelere sessiz kaldığı, tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davalı erkeğin de “Eşinin ailesi ile görüşmesine izin vermediği ve onlara kızlarını aramamalarını söylediği”, ancak boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek ağır kusurlu olup, erkeğe yüklenen bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4) dikkate alınarak kadın yararına manevi tazminata (TMK m. 174/2) karar vermek gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesinin, sonucu olarak yazılı şekilde manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4619 E. , 2021/6095 K.)
Görüldüğü gibi boşanmada kusur sayılan haller her dosya için farklı farklı olabilmektedir. Bu nedenle boşanma sürecine girmek isteyen kişilerin kendi hikayeleri açısından kusurlu tarafın tespiti adına alanında uzman bir boşanma avukatından danışmanlık almaları faydalı olacaktır. Bu bağlamda konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için Bursa’da faaliyet gösteren Bursa Aile Hukuku Avukatı ve Bursa Boşanma Avukatı Av.İrfan Şengül’e, info@avirfansengul.com e-mail adresinden veya iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.