Boşanma sürecinde çiftlerin karşılaşabileceği pek çok hukuki mesele bulunmaktadır. Bunlardan biri de mehir alacağıdır. Mehir, İslam hukukuna dayanan bir uygulama olup, evlilik sırasında erkeğin kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği mal veya parayı ifade etmektedir. Bu makalede, boşanma davalarında kadınların mehir alacağını talep edip edemeyeceği ve bu sürecin nasıl işlediğini ele alacağız.
Bursa Avukat ve Bursa Boşanma Avukatı olarak genel anlamda Aile Hukukunun konusuna giren tüm alanlarda, özel anlamda ise Boşanmanın hüküm ve sonuçları ve boşanma davasında kadının mehir alacağı hakkı konusundaki tüm sorularınızı Bursa Boşanma Avukatı Av. İrfan Şengül’e sorabilirsiniz.
Mehir Nedir?
Mehir, evlilik sırasında erkeğin kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği mal, para veya değeri olan başka bir şeydir. Mehir, islam kültüründe evliliğin bir parçası olarak görülür ve kadının ekonomik güvenliğini sağlamak amacıyla önemli bir yere sahiptir.
Mehir, “muaccel” (peşin mehir) ve “müeccel” (vadeli mehir) olmak üzere kendi içinde ikiye ayrılır. Peşin mehir, evlilik sırasında hemen verilen, vadeli mehir ise belirli bir süre sonra veya boşanma durumunda ödenen mehirdir.
Mehir Kavramının Hukukumuzdaki Yeri
Aile hukukumuzla ilgili hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir. Bu kanunda islam hukukunda uygulandığı gibi doğrudan mehir kavramına yer verilmemiştir. Dolayısı ile mehir, Türk Medeni Hukukunda evlenmenin bir ritüeli değildir. Ancak bu şekilde bir düzenlemenin olmamısı mehrin türk hukukunda hiç uygulanmayacağı anlamına da gelmemektedir. Yargıtay içtihatlarında mehir, bağışlama sözleşmesi olarak kabul edilmiş ve bu anlamdaki iddia ve talepler kabul görmüştür. Bu nedenle şu anda, mehir anlaşmasının medeni hukuktaki genel sözleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirildiğini söyleyebiliriz.
Evlenme akdi sırasında peşin olarak ödenen mehir, hukukumuzda elden bağışlama olarak kabul edilmektedir. Diğer yandan evlenme anında peşin olarak ödenmeyen yani sonradan ödenmesi vaadedilen mehir ise, eşlerin birbirleriyle her türlü hukukî işlemi yapabileceklerini öngören TMK m. 193 uyarınca eşlerin sözleşme özgürlüğü çerçevesinde yaptıkları bir bağışlama sözü verme sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında mehir, “kocanın evlenme sözleşmesi anında veya devamı sırasında ya da evliliğin sonra ermesi hâlinde kadına verdiği belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan armağan” olarak tanımlanmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, Türk Medenî Kanunu evlenme akdi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaat edip bir süre ertelemesini, başka bir deyişle mehri müecceli yasaklamamıştır. Yargıtay, kararlarında mehri müecceli ileriye yönelik (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) bir bağışlama vaadi olarak nitelendirmekte ve dolayısıyla bunların geçerliliğini de asgarî adi yazılı olma koşuluna bağlamaktadır. (TBK m. 288/I).
Mehir Talebi Mahkemede Nasıl İspat Edilir?
Yukarıda açıklandığı üzere, mehir uygulamasının, hem dini hem de geleneksel yaşamın bir parçası olarak toplumumuzda devam ettiği gözlemlenmektedir. Mehir ödemesi, evlilik birliğinin kurulması aşamasında peşin olarak yapılabileceği gibi, sonradan ödeme şeklinde de gerçekleştirilebilir. İşte sonradan ödeneceği vaadedilen mehrin ödenmemesi durumunda kadın, bu alacağını boşanma anında talep etmektedir. Ancak burada çok önemli bir husus olarak karşımıza kadının mehir alacağını ileri sürmesi için bu hakkın yazılı bir senede bağlı olması şartı çıkmaktadır. Zira yukarıda da açıklandığı üzere, Medeni Kanunumuzda doğrudan yeri olmayan mehir uygulaması Yargıtay kararları ile bağışlama sözleşmesi olarak kabul edildiğinden mehrin bu ilişkiye ait geçerlilik koşullarını taşınması gerekmektedir. Bağışlama sözleşmesi de Türk Borçlar Kanununda adi yazılı senetle yapılması gerektiğinden mehir anlaşması da ileride hüküm doğurabilmesi için yazılı olarak yapılmalıdır. Bu sözleşmede yalnızca bağışlama sözü verenin imzasının bulunması yeterlidir (TBK m. 14/I).
Mehir talebinin talep eden kadın tarafından mahkemede ileri sürülmesi gerekmektedir. Zira mahkeme, bu şekilde bir talep olmaksızın resen hareket ederek kadına bu şekilde bir soru sormaz ve kadının mehir hakkını kendiliğinden kadına vermez. Bunun için mutlaka kadının talebininin olması şarttır.
Mehir talebinde bulunurken, evlilik sırasında yapılan mehir anlaşmasının belgelenmesi ve kanıtlanması gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere burada senetle ispat aranmaktadır. Dolayısıyla mehir alacağının tanıklar ile ispat edilip tahsil edilmesi hukuken mümkün değildir.
Mehir Alacağı Davasında Görevli Mahkeme
Mehir alacağı eğer boşanma davasında ileri sürülecekse, görevli mahkeme aile mahkesidir. Ancak eğer ortada boşanma davası yoksa, yani kadın sadece mehir alacağını talep ediyorsa, bu durumda sözleşmeden doğan bir uyuşmazlığın varlığından söz edileceğinden görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
Sonuç
Boşanma davalarında kadınların mehir alacağını talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu süreç, her ne kadar Türk Medeni Kanununda doğrudan düzenlenmemiş olsa da Yargıtay içtihatları doğrultusunda sonuçlandırılmaktadır. Mehir talebi, kadının ekonomik güvenliğini sağlamada önemli bir rol oynar ve bu nedenle hukuki süreçlerin titizlikle yürütülmesi gerekmektedir. Bu nedenle boşanma sürecine girmek isteyen kişilerin alanında uzman bir boşanma avukatından danışmanlık almaları faydalı olacaktır. Bu bağlamda konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için Bursa’da faaliyet gösteren Bursa Aile Hukuku Avukatı ve Bursa Boşanma Avukatı Av.İrfan Şengül’e, info@avirfansengul.com e-mail adresinden veya iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.