Giriş
Boşanma; 4721 Sayılı Medeni Kanunun Aile Hukuku bölümünde 161-184. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Genel ve Özel boşanma nedenleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Yazımızda ilk önce özel boşanma nedenlerinden daha sonra da genel boşanma nedenlerinden bahsedilecektir.
Boşanma konusu hüküm ve sonuçları açısından aile hukukunun en önemli konularını arasındadır. Bu nedenle oldukça ayrıntılı ve teknik olan bu alanda adım atmadan önce alanında uzman bir avukattan bilgi ve yardım almak çok önemlidir. Boşanma davalarıyla ilgili tüm sorularınızı Bursa Avukat ve Bursa Aile Hukuku Avukatı Av. İrfan Şengül’e sorabilirsiniz.
Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Özel boşanma nedenleri arasında; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme ve akıl hastalığı, genel boşanma nedenleri arasında ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve anlaşmalı boşanma yer almaktadır. Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar. Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. Eşlerden her biri, ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil eder. Tarafların evlilik birliği içerisinde yükümlülüklerine uymaması durumunda diğer eş aşağıda belirtilen sebeplere dayanarak boşanma davası açabilir.
Çekişmeli Boşanma ve Anlaşmalı Boşanma Nedir?
4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre boşanma davaları çekişmeli boşanma davaları ve anlaşmalı boşanma davası olmak üzere ikiye ayrılır. Tarafların boşanma, velayet ve boşanmanın mali sonuçları hakkında anlaşamaması durumunda aşağıda belirtilen sebeplere dayanarak boşanma davası açma hakkı vardır. Tarafların boşanma, velayet ve boşanmanın mali sonuçları hakkında anlaşması durumunda ise evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmesi koşulu ile anlaşmalı olarak boşanma davası açma hakkı vardır. Taraflar çekişmeli boşanma davasında, yargılama aşamasında, boşanma, velayet ve boşanmanın mali sonuçları hakkında anlaşması durumunda mahkemeden anlaşmalı boşanma talebinde bulunabilirler. Anlaşmalı boşanma kararı verilmiş ancak karar kesinleşmemiş ise taraflar anlaşmalı boşanmadan vazgeçip sürece çekişmeli boşanma davası olarak devam edebilirler.
Çekişmeli Boşanma Davaları
I. Zina Hukuksal Nedeni ile Boşanma Davası
Eşlerden biri evlilik birliği içerisinde zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin zina sebebine dayanarak boşanma davası açabilmesi için zina eylemini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmeden dava açması gerekmektedir. Dava açma hakkı olan eş, zina eylemini gerçekleştiren eşi bu eylemden dolayı affederse zina sebebine dayalı dava açma hakkı düşer.
İlgili Yargıtay Kararı; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24076 E., K. 2018/10959 K., 15.10.2018 Tarih
“Zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için öncelikle; davalı eşin başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesinin veya cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanması gereklidir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı erkeğin dava açılmadan önce başka bir kadınla birlikte birden fazla kez farklı otellerde tatil yaptıkları ve o kadınla birlikte aynı odada birlikte çekilmiş müstehcen fotoğraflarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre Türk Medeni Kanunu'nun 161'nci maddesinde yer alan boşanma sebebi gerçekleşmiştir. O halde; davacı kadının zina hukuksal sebebine dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”
II. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Hukuksal Nedeni ile Boşanma Davası
Eşlerden her biri evlilik birliği içerisinde diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
İlgili Yargıtay Kararı; Hukuk Genel Kurulu 2017/2420 E.,2019/750 K. 20.06.2019 Tarih
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı- davalı kocanın, eşine 25.07.2012 tarihinde fiziki şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, davalı- davacı kadının da 27.07.2012 tarihinde dava açtığı anlaşılmaktadır. Davacı-davalı koca hakkında fiziki şiddet uygulamaktan ceza davası ikame edilmiş ve mahkum olmuştur. Davacı- davalı kocanın eşine yönelik ağır hakaret ve fiziksel şiddete ilişkin eylemleri onur kırıcı davranış oluşturur. Bu sebeple Türk Medeni Kanununun 162. maddesindeki boşanma koşulları gerçekleşmiştir. Davalı- davacı kadının eşini affettiğine dair dosya kapsamında delil de bulunmamaktadır. Bu bakımdan, mahkemenin ret gerekçesi yasal değildir. O halde, yasanın 162’nci maddesinde yer alan boşanma sebebinin oluştuğu dikkate alınarak davacı-davalı kadının davasının kabulü gerekirken reddi doğru bulunmamıştır.
Eşlerden her biri evlilik birliği içerisinde diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
III. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Hukuksal Nedeni ile Boşanma Davası
Eşlerden biri evlilik birliği içerisinde küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
İlgili Yargıtay Kararı; 2. Hukuk Dairesi 2009/16450 E., 2009/19112 K. 09.11.2009 Tarih
Dava Türk Medeni Kanununun 163. maddesine dayalı haysiyetsiz yaşam sürme ve suç işleme nedeniyle boşanmaya ilişkin olarak açılmıştır. Davalının Erdemli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.11.2007 tarihinde kesinleşen ilamıyla resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum olduğu anlaşılmaktadır. Ceza dava dosyasının incelemesinde; Davalının E. Usluer kimliğini kullandığı, G. Usuler ve F. Polat'la bir müddet evlilik dışı birlikte yaşadığı, bu nedenle haysiyetsiz yaşam sürmenin koşullarının gerçekleştiği ve onunla birlikte yaşaması davacıdan beklenemeyecek hale geldiği sabit olduğu halde, yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.
IV. Terk Hukuksal Nedeni ile Boşanma Davası
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
İlgili Yargıtay Kararı; 2. Hukuk Dairesi 2016/7469 E. , 2017/761 K. 24.01.2017 Tarih
Davacı-karşı davalı kadın evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1), davalı-karşı davacı erkek ise terk (TMK m. 164) hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep etmişler, mahkemece “terk ihtarında davacı-karşı davalı kadının eve dönmesi halinde eve girebilmesi için gerekli olan anahtarı nerede bulabileceğine ilişkin hüküm bulunmaması sebebiyle şekil şartlarına uymayan terk nedeniyle boşanma davasının reddine" tarafların karşılıklı olarak hakaret ettikleri gerekçesiyle kadının davasının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine göre boşanmalarına karar verilmiştir. Toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının 17.03.2014 tarihinde ortak konuttan ayrıldığı, davalı-karşı davacı erkeğin 29.09.2014 tarihinde terk ihtarı talebinde bulunduğu, ihtar kendisine tebliğ edilendavacı-karşı davalı kadının 19.02.2015 tarihinde ihtara cevap verdiği, terk sebebine dayalı davanın 23.06.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedilebilmesi için usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen ihtar edilen eşin haklı bir sebeple aile birliğine dönmediğinin gerçekleşmesi gerekir. Mahkemece, terk ihtarında ortak konutun anahtarının yerinin belirtilmemesi sebebiyle davalı-karşı davacı erkeğin davasının reddine karar verilmiş ise de, davacı- karşı davalı kadın terk ihtarına verdiği cevapta evin anahtarının kendisinde bulunmadığını ya da ortak konuta döndüğünü ancak eve giremediğini iddia etmemiştir. Davacı-karşı davalı kadın ihtara rağmen dönmemekte haklı olduğunu ispatlayamamıştır. Erkeğin ihtar isteğinin samimi olmadığını gösteren bir delil de bulunmamaktadır. O halde, Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yer alan boşanma sebebinin gerçekleştiği gözetilerek erkeğin boşanma davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
V. Akıl Hastalığı Hukuksal Nedeni ile Boşanma Davası
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
İlgili Yargıtay Kararı; 2. Hukuk Dairesi 2016/20096 E. , 2018/7542 K. 19.06.2018
Davacı kadının boşanma davacı, akıl hastalığı (TMK.m.165) hukuksal sebebine dayanmaktadır. Türk Medeni Kanununun 165. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için, eşlerden biri akıl hastası olmalı, bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelmesi ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmiş olmalıdır. Davalının, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesince kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Boşanma davasında, davalının durumu hakkında bir rapor alınmamıştır. Davalının ruhsal rahatsızlığı ve bu hastalığın geçmesine tıbben olanak bulunup bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmeden, çekilmezlik unsurunun sadece tanık beyanlarıyla tespiti yoluna gidilemez. Akıl hastalığının evlilik birliğini diğer eş bakımından çekilmezhale getirip getirmeyeceği, hastalığın türü ve derecesiyle de yakından ilgilidir. Bu bakımdan“çekilmezlik” olgusu tıbbi tanıya da bağlıdır. Öyleyse, davalının tam teşekküllü resmi sağlık kuruluşuna sevk edilip, davalıda mevcut akıl hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmeli ve hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediği hususu buna göre değerlendirilmelidir. Açıklanan bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Hukuksal Nedeni ile Boşanma Davası
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa hakim boşanmaya karar verilebilir. Bu boşanma nedeni genel bir boşanma nedeni olduğundan tarafların ileri sürdüğü hususlar hakim tarafından değerlendirilir ve evlilik birliğinin sarsıldığı sonucuna varırsa boşanma kararı verir. Bu sebebe bağlı olarak boşanma davasını az kusurlu taraf da açabilir. Yapılan yargılama sonucunda dava açan tarafın daha fazla kusurlu bulunması, karşı tarafın daha az kusurlu bulunması durumunda da boşanma kararı verilir. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. İlk açılan boşanma davasının reddedilmesi durumunda mahkemece davanın gerekçeli kararı taraflara tebliğe çıkarılır. Verilen karara karşı süresi içerisinde kanun yollarına başvurusu yapılmaz ise verilen karar kesinleşir. Kararın kesinleşmesi tarihinden sonra taraflar üç yıl boyunca tekrar bir araya gelmemişler ise taraflardan birisinin istemi üzerine mahkemece boşanma kararı verilir.
Çekişmeli boşanma davalarıyla ilgili tüm sorularınızı Bursa Aile Hukuku ve Bursa Boşanma Avukatı Av. İrfan Şengül’e sorabilirsiniz.
Anlaşmalı Boşanma Davası
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da taraflardan biri tarafından açılan davanın diğer eş tarafından kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya karar verilir.
Anlaşmalı boşanma davalarıyla ilgili ve anlaşma protokolünün nasıl hazırlanması gerektiği ile ilgili tüm sorularınızı Bursa Aile Hukuku ve Bursa Boşanma Avukatı Av. İrfan Şengül’e sorabilirsiniz.
Boşanma Davası Hangi Mahkeme Açılır?
Boşanma veya ayrılık davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Taraflardan biri tarafından yetkisiz mahkemede açılan boşanma veya ayrılık davasına diğer eş tarafından yetki itirazı olmazsa yetkisiz mahkemede de boşanma davası görülebilir.
Boşanma Davalarında Yargılama Usulü Nasıldır?
Boşanma davalarında yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbidir:
- Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
- Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
- Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.
- Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
- Boşanma veya ayrılığın ferileri sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
- Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
Sonuç
Boşanma davalarının her aşaması oldukça önemlidir. Gerek dava dilekçesinin yazılması, gerek anlaşma olması halinde anlaşma protokolünün hazırlanması, gerekse de çekişmeli yargılamada delillerin tartışılması aşamalarında alanında uzman bir avukatın yardımı taraflar için hayati öneme haizdir. Bu nedenle taraflar boşanmanın her aşamasında mutlaka boşanma avukatlarından yardım alarak hareket etmelidirler. Bu bağlamda Bursa’da faaliyetgösteren Bursa Aile Hukuku ve Bursa Boşanma Avukatı Av.İrfan Şengül’e boşanma davalarıyla ilgili tüm sorularınızı yöneltmek için info@avirfansengul.com e-mail adresinden veya iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.